Hafta sonu Gezisi- Balat

by - Temmuz 17, 2017

Hayat koşturması, Temmuz’un ortasına gelmişiz hiç haberimiz yok.
Hava baygın. Ne yapsak kar etmiyor dedik ve bunca zaman –ki bence benim için bir problem- evdeydik. Biraz havuzda takıldık biraz bahçede derken değişik bir şeylere girişemedik. Serin havayı fırsat bildik ve döndük dedik ki yeter bu kadar, haydi..
Cumartesi günü benim biriciğimin doğum günüydü. Gündüzden yapılacak işler vardı. Bir oraya bir buraya koştururken hangi gündeyiz, ne yapıyoruz unuttum gitti. Sadece akşama odaklandık. Aceleyle işlerimi bitirip hazırlandık. Bir organizasyon yapalım ve birlikte şarkılar söyleyelim istedik. Canım ailemle birlikte gittik sazlı sözlü bir mekana. Oturduğumuz yere yakın sahil tarafında yemeli , içmeli söylemeli bir yere gittik. Uzun zamandır birlikte böyle kafayı boşaltmamıştık iyi oldu şarkı söylemek.. Daha bir perçinlendik şarkılarla. Keyiflendik ve dedik ki “iyi ki doğdun gökçe’”
                
           Gece geç yatınca Pazar sabahına dahil olmak biraz zaman aldı tabii. Şu Pazar günün stresi burada başlıyor işte. Son tatil günün.. Uyusan mı? Uyanıp kahvaltıya mı gitsen? Denize mi gitsen? Arkadaşlarla mı görüşsen? Yarına yemek mi yapsan? Annenlere mi gitsen? Evde pinekleyip film mi izlesen? Ve daha niceleri.. Sadece 1 gün ve sonsuz seçenek. Her seçiş bir vazgeçiştir mottosuyla kalkıp hızlıca hazırlandık. Biraz uyuyup sonra kahvaltı yapmayı tercih ettik. Atladık arabamıza ver elini Balat sokakları dedik. Rengarenk evleri, bu dünyaya ait olmayan tavırları, farklı ve turistik yer izlenimini veren arka sokaklarıyla hep merak konusuydu. Önce dedik biraz günaha girelim. Cooklife Balat adında miss gibi bir cafeye gittik. Tasarım, dizayn, şekli şemali müthiş. Off be Metin dedim, ne güzel çalışır ve yaşarız burada..
Hayallerimize biraz ara verdik ve sorduk birbirimize, Ne yiyelim? Tabi k Pankek yiyelim. Canımsın! Gözümüz doyar mı tabi.. önce 2 kişilik kahvaltı söyledik. İlk başta gözü doymasa da bence 2 kişiye sakin ve samimi bir kahvaltı. Omleti var, çıtır ekmeği, peynir çeşitleri, reçeli, zeytini, domatesi, yağı yani olması gereken her şey var. Keyfimiz bedenimizden fışkırıp resmen dans ediyordu, eminim dışarıdan geçen herkes bunu görüyordur. Kahve kokusu..! mutlulukla bir ilgisi olmalı.. kahvaltı sonrası tıka basa doymuşken enfesto pankekler geldi. Şekli şemali, şurubu, görseli.. ayy nasıl mutluyum anlatamam. Tadı da gayet güzeldi.  Tabir-i caizse kusana kadar yedik ve kıpırdayamayacak halde cafeden çıktık. 2 kişilik kahvaltı 26 TL, 4 adet pankek 24 TL (2’lisi de vardı 16TL), americano 8 TL, espresso 6 TL olarak toplamda 64 TL’ye baygınlık derecesinde yedik. Tavsiye mi? Kesinlikle..!

Göbeğimizi elimize aldık ve düştük kaybolmalara. Ara sokaklara, renkli evlere ve tarih kokan yerlere daldık. Fotoğraf çekilirken başımızı bir kaldırdık ve kıpkırmızı bir yapı gördük. “Fener Rum Lisesi ve Ortaokulu” muhteşemdi, gerçekten. Sancaktar Yokuşu’nda kalıyor ve görülmemesi imkansız. Kırmızı tuğlalar Fransa’dan getirilmiş. Aralarda beyaz farklı taşlar da var. Aynılık yok hiç binada, hep bir farklılık ve tasarım. Tarihiyle ilgili detaylar için pek çok internet sitesi mevcut.




Yürümeye ve keşfetmeye devam.. hepimizin tabir olarak kullandığı “Çıfıt Çarşı”sını aradı gözlerim. Pazar olduğu için dükkanlar kapalıydı birkaç tane açık bulup içlerine daldım. Eski kokuyordu hep.. Çok eski şeyler vardı ne bulduysam elledim ve hayallere daldım. Sokaktan ilerledikçe bir kıyamet bir gürültü duyduk ne olduğunu anlamak için biraz daha yaklaştık. Oo içerisi nasıl kalabalık anlatamam. Mezat dedikleri açık arttırmayla eski ürünleri satıyorlar. Nasıl da önemli hissediyor insan kendini elinde masa tenisi raketlerinden numaraları tutup 2’şer TL fiyatı arttırırken.. Amcanın sunduğu eşyaların çok da eski ve antik olduğunu söyleyemeyeceğim. Evimizde kullanmadığımız, elden çıkartmak istediğimiz ürünler genel olarak. Oyuncak da vardı, duvar halısı da, gaz lambası da, fincan takımı da..  Moda hemen girdim, madam Gamze olarak rönesans dönemindeymiş gibi tüylü şapkamla oturup bir süre fiyat artışını izledim.


Sat- sat- sattım! Sırtımda çanta, ayağımda spor ayakkabılarla bir anda yurdum kızı oluverdim. Uyandım düşlerimden ve devam ettim renkli evlerin arasından..
Nefes almak, keşfetmek, kaybolmak güzel şey vesselam. Gezin, görün, yiyin.

YAŞASIN GEZMEK, OHH BE!

You May Also Like

0 yorum