Bayram yaklaşırken herkesin
söylediği o cümleye ben de imzamı atıyorum. Yaşlanıyor muyum diye bir sordum
önce. Geçen senelerde de bu cümleyi kuruyordum ama inanmıyorum bu kadar. Yaza geldiği
için midir nedir hiçbir anlamı kalmadı bayramların. Eh bir de çalışınca tek
anlamı tatil oluyor haliyle.
Şimdi gözlerimizi
kapatıp küçükken olan bayramlara gidelim.. Önce Ramazan’ın son haftası bize
yaşattıklarına bakalım. Evde bir temizlik.. Canımız çıkana kadar, ıncık cıncık,
dip köşe temizlik yapardık. Biz ailecek küçük
olduğumuz için bize kimse gelmezdi, hep biz giderdik. Bu yüzden onca temizliği
hep söylene söylene yapardım. Evin büyük ablası olarak anneye yardım etmek bana
düşerdi. Vitrindeki tüm eşyalar aşağı iner, yıkanır paklanır, yeni örtüler
serilir. Perdeler indirilir, en güzel yumuşatıcıyla yıkanır, camlar ovalanır –genelde
üstüne bir de yağmur yağardı- nevresimler değiştirilir, banyo ayrı bir
ovalanırdı. Bayram temizliği dediğin şey gerçekten 1 hafta sürerdi. Arefeye kadar
işi bitirenler şansı ve eli çabuk insanlardı, ayrıcalıktı yani bu. Onca işin gücün, kovayla bezin arasından
sıyrılıp bayramlık kıyafet bakmaya da çıkardık. Nerede ne var diye mağazaların
altını üstüne getirirdik. Beğenip seçmek de ayrıca bir meziyetti. Genelde ya
beğenemezdik ya da beğendiğimiz o etek üstümüze olmazdı. Hayal kırıklığıydı
tabi ama onu unutturacak bir şey elbet bulurduk. Evde 3 kadınla yaşayan zavallı
babam, arefe akşamları bizi eve beklemezdi zaten. Eğer temizlik arasında o
hafta kıyafet bulduksak, değmeyin keyfimize bir geniş, bir rahat olurduk ki
sormayın.
Temizliği,
kıyafeti hallettik. Sırada tatlı var tabi ki. Kimse gelmese de o tatlılar
börek, çörekler yapılırdı. Biz biraz farklılığı sevdiğimizden sanırım bayram
baklavası yerine Amonyaklı pasta yapardık. Bildiğiniz bisküvili pastanın daha
meşakkatlisi yani bayram baklavası kadar uğraştırıcı ve havalı. Hamurlar açılıp,
tek tek bilmem kaç kat pişirilip arasına özel kakaolu puding sürülür ve yaklaşık
30 katlı bir pasta yapılırdı. O evin kokusu hala burnumdadır. Acı acı, yakıcı bir koku..
Kardeşim pek nazlıdır gelemez o öyle şeylere diye babamla dışarı dolaşmaya
çıkarlardı. Pasta pişince yemeğe gelirlerdi. Tabi annem ilk gelecek misafire
kadar saklardı, bozamazdık şeklini şemalini. Bayram bitse de yesek şunu diye
gelip geçerken sadece koklardık.
Temizlik,
kıyafet, tatlı hazır. Artık saat geç olmaya yüz tutmuş, sırada banyo var! Önce kardeş
yıkanır, sonra abla hızlıca yıkanır. Fırsat kalırsa anne yıkanır, bayram sabahı
baba yıkanır. Müstakil evimizde, halamlarla birlikte 2 dairemiz vardı. 2 evden birisi suyu açtığında, akışı
yavaşlar ve banyo yapmak işkence olurdu. Mutlaka birimiz diğerini bekler ve ilk
kapan rahat rahat yıkanırdı. Bizdeki ritüel böyleydi.
Temizlik,
kıyafet, tatlı, banyo hazır. Ve sabah olur..
Asla değişmeyen şey, 8:30-09:00 gibi annem “Bugün bayram,
erken kalkın çocuklar! Giyelim en güzel giysileri” şarkısıyla bizi uyandırırdı.
Allah’ım ne kadar güzel bir uyanış şekliydi o. Huzurlu ve keyifli. Gülümseyerek
uyanır hemen elimizi yüzümüzü yıkamaya giderdik. Babam camiden gelmiş, sıcacık
simitlerle, annem mis gibi kahvaltıyı hazırlamış, televizyonda Yıldız Abla’yla
Kanal D Çocuk Kulübü açılmış olurdu. 1 ay evde yapılamayan kahvaltının acısı bu birkaç
saatte çıkardı.
Geriye dönsem tekrar o masaya otursam, uyuklayarak çayımı
içsem..
Sonra kıyafetlerimizi giymeye koşardık kardeşimle. Yardımlaşarak
o beni, ben onu, annem ikimizi giydirirdi. Erkenden hazır olup bayramlaşırdık. Kahverengi
deri çantamıza ilk harçlığı babam verirdi. Ne büyük mutluluk ve armağan!
Gezmeye başlardık. Babanneme gidip sarma, börek
patates kızartması yerdik kahvaltı sonrası,. Sonra devam ederdik işte hala, teyze, annemin teyzeleri, babamın halaları derken bize 3 gün bayram yetmezdi. Değişmeyen
diğer ritüel de bayramın ilk akşamıydı. Ananemde
toplanırdık hepimiz. Oo ne güzel yemekler yerdik.
Ve büyüdük..
Çalışmaya başladık, evlendik derken bayram bizim için sadece gezmeye gitmek,
tatil yapmak oldu. Büyüsü bozuldu çoğu şeyin, anlamı kayboldu. Kışa geldiğinde
tekrar değişir mi algılar bilmiyorum ama o zaman da kayak tatiline, şehir
turuna gidilir herhalde. Ya da çoluk çocuk olur evde pineklemeye ayırırız vaktimizi..
Yüksek sesle
söyledikçe anlıyorum ama hayat buna döndü, farkında olsak da her şeyin, geriye
dönemiyoruz.. Normalleştiriyoruz.
4 yorum
Çocuk olmak zaten başlı başına bayram değil mi? :)
YanıtlaSilçok güzel eskilere götüren bir yazı olmuş pek keyifli.
Teşekkürler Gamze Vatansever
✨çocuk olmak ayrı bi olay🎈🎈keyifli okumalar ;)
SilKardesin dedikodusu yapılmıs :))
YanıtlaSilEski bayramlardaki tek yandaşım ;)
Sil