Ah o Eski Bayramlar!

by - Haziran 23, 2017

Bayram yaklaşırken herkesin söylediği o cümleye ben de imzamı atıyorum. Yaşlanıyor muyum diye bir sordum önce. Geçen senelerde de bu cümleyi kuruyordum ama inanmıyorum bu kadar. Yaza geldiği için midir nedir hiçbir anlamı kalmadı bayramların. Eh bir de çalışınca tek anlamı tatil oluyor haliyle.
                Şimdi gözlerimizi kapatıp küçükken olan bayramlara gidelim.. Önce Ramazan’ın son haftası bize yaşattıklarına bakalım. Evde bir temizlik.. Canımız çıkana kadar, ıncık cıncık, dip köşe temizlik yapardık.  Biz ailecek küçük olduğumuz için bize kimse gelmezdi, hep biz giderdik. Bu yüzden onca temizliği hep söylene söylene yapardım. Evin büyük ablası olarak anneye yardım etmek bana düşerdi. Vitrindeki tüm eşyalar aşağı iner, yıkanır paklanır, yeni örtüler serilir. Perdeler indirilir, en güzel yumuşatıcıyla yıkanır, camlar ovalanır –genelde üstüne bir de yağmur yağardı- nevresimler değiştirilir, banyo ayrı bir ovalanırdı. Bayram temizliği dediğin şey gerçekten 1 hafta sürerdi. Arefeye kadar işi bitirenler şansı ve eli çabuk insanlardı, ayrıcalıktı yani bu.  Onca işin gücün, kovayla bezin arasından sıyrılıp bayramlık kıyafet bakmaya da çıkardık. Nerede ne var diye mağazaların altını üstüne getirirdik. Beğenip seçmek de ayrıca bir meziyetti. Genelde ya beğenemezdik ya da beğendiğimiz o etek üstümüze olmazdı. Hayal kırıklığıydı tabi ama onu unutturacak bir şey elbet bulurduk. Evde 3 kadınla yaşayan zavallı babam, arefe akşamları bizi eve beklemezdi zaten. Eğer temizlik arasında o hafta kıyafet bulduksak, değmeyin keyfimize bir geniş, bir rahat olurduk ki sormayın.
                Temizliği, kıyafeti hallettik. Sırada tatlı var tabi ki. Kimse gelmese de o tatlılar börek, çörekler yapılırdı. Biz biraz farklılığı sevdiğimizden sanırım bayram baklavası yerine Amonyaklı pasta yapardık. Bildiğiniz bisküvili pastanın daha meşakkatlisi yani bayram baklavası kadar uğraştırıcı ve havalı. Hamurlar açılıp, tek tek bilmem kaç kat pişirilip arasına özel kakaolu puding sürülür ve yaklaşık 30 katlı bir pasta yapılırdı. O evin kokusu hala burnumdadır. Acı acı, yakıcı bir koku.. Kardeşim pek nazlıdır gelemez o öyle şeylere diye babamla dışarı dolaşmaya çıkarlardı. Pasta pişince yemeğe gelirlerdi. Tabi annem ilk gelecek misafire kadar saklardı, bozamazdık şeklini şemalini. Bayram bitse de yesek şunu diye gelip geçerken sadece koklardık.
                Temizlik, kıyafet, tatlı hazır. Artık saat geç olmaya yüz tutmuş, sırada banyo var! Önce kardeş yıkanır, sonra abla hızlıca yıkanır. Fırsat kalırsa anne yıkanır, bayram sabahı baba yıkanır. Müstakil evimizde, halamlarla birlikte 2 dairemiz vardı. 2 evden birisi suyu açtığında, akışı yavaşlar ve banyo yapmak işkence olurdu. Mutlaka birimiz diğerini bekler ve ilk kapan rahat rahat yıkanırdı. Bizdeki ritüel böyleydi.
                Temizlik, kıyafet, tatlı, banyo hazır. Ve sabah olur..
Asla değişmeyen şey, 8:30-09:00 gibi annem “Bugün bayram, erken kalkın çocuklar! Giyelim en güzel giysileri” şarkısıyla bizi uyandırırdı. Allah’ım ne kadar güzel bir uyanış şekliydi o. Huzurlu ve keyifli. Gülümseyerek uyanır hemen elimizi yüzümüzü yıkamaya giderdik. Babam camiden gelmiş, sıcacık simitlerle, annem mis gibi kahvaltıyı hazırlamış, televizyonda Yıldız Abla’yla Kanal D Çocuk Kulübü açılmış olurdu. 1 ay evde yapılamayan kahvaltının acısı bu birkaç saatte çıkardı. 
               Geriye dönsem tekrar o masaya otursam, uyuklayarak çayımı içsem..
Sonra kıyafetlerimizi giymeye koşardık kardeşimle. Yardımlaşarak o beni, ben onu, annem ikimizi giydirirdi. Erkenden hazır olup bayramlaşırdık. Kahverengi deri çantamıza ilk harçlığı babam verirdi. Ne büyük mutluluk ve armağan!
Gezmeye başlardık. Babanneme gidip sarma, börek patates kızartması yerdik kahvaltı sonrası,. Sonra devam ederdik işte hala, teyze, annemin teyzeleri, babamın halaları derken bize 3 gün bayram yetmezdi. Değişmeyen diğer ritüel de bayramın ilk akşamıydı.  Ananemde toplanırdık hepimiz. Oo ne güzel yemekler yerdik.
                Ve büyüdük.. Çalışmaya başladık, evlendik derken bayram bizim için sadece gezmeye gitmek, tatil yapmak oldu. Büyüsü bozuldu çoğu şeyin, anlamı kayboldu. Kışa geldiğinde tekrar değişir mi algılar bilmiyorum ama o zaman da kayak tatiline, şehir turuna gidilir herhalde. Ya da çoluk çocuk olur evde pineklemeye ayırırız vaktimizi..

                Yüksek sesle söyledikçe anlıyorum ama hayat buna döndü, farkında olsak da her şeyin, geriye dönemiyoruz.. Normalleştiriyoruz.

You May Also Like

4 yorum

  1. Çocuk olmak zaten başlı başına bayram değil mi? :)
    çok güzel eskilere götüren bir yazı olmuş pek keyifli.
    Teşekkürler Gamze Vatansever

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ✨çocuk olmak ayrı bi olay🎈🎈keyifli okumalar ;)

      Sil
  2. Kardesin dedikodusu yapılmıs :))

    YanıtlaSil