Hafta sonu Gezmeleri- Yalova

by - Haziran 06, 2017

Çılgın Çiftimiz yollarda!

Bu hafta ne yapsak dedik dedik en sonunda sormaktan vazgeçtik. Cuma akşamı hazırladık çantaları ve cumartesi sabahı olmasını bekledik.
Sabah 07:30 gibi düştük yollara doğru Eskihisar Topçular feribotuna.. rotayı yolda belirledik ve dedik ki bu hafta olsun olsun Ya lo va!
Cumartesi sabahı sakinliğinde açtık müziğimizi ve birbirimize bakıp gülümsedik eşimle. Deliydik biraz ve bu delice hoşumuza gidiyordu. Defolup gitmek ruhumuzda vardı.
Şansımız yaver gitti ve hiç beklemeden feri botumuz hareket etti. Ramazan boyunca gidiş dönüş biletleri 70 TL olarak kampanyada. Normalde tek yön 45TL, ama böyle olunca keyfinden yiyemedik.
Hava nasıl güzel, nasıl güneşli anlatamam. Kaptık bir çayla tost (Kavurma kaşarlı Tost 8 TL, çay 2,5 TL) ve kocaman bir oh çekerek yolculuğumuza başladık. Yaklaşık 30-40 dakika sonra plakalar, radyo frekansları değişti. İşte benim için özgürlük buydu. Plakaların, frekansların değiştiği yerlerde olabilmek..
Yolculuk boyunca gezilecek yerlerin haritalarını, mesafeleri falan çıkartmıştık. İstikamet şelalelerdi. Ama dikkatimizi çeken bir şeyle rotamız tamamen dağıldı ve şekillenmemek üzere değişti. Mavi Yeşil Yol, dedikleri bir şeyi öğrendik. Bu sadece yeşillikli bir yol. Ölümüne yeşil, kaybolurcasına virajlı, tek şeritli dağ yolu ve kusana kadar yercesine meyve ağaçlarıyla dolu. Kuş seslerinden kulaklarımız sağır, yaprakların yeşillerinden gözlerimiz kör oldu diyebilirim. Birçok köylerin içinden geçerek seyir yolu yapılmış. Bir proje aslında. İzmit tarafından gelindiğinde Altınova’dan, feribotla gidildiğinde Yürüyen köşk’ten başlıyor ve neredeyse tüm Yalova’yı içeriyor. Köyler çok eski ve uzaklarda kalmış. Ulaşımın olup olmadığı bile meçhul olan yollardan geçtik. Gece o yolda olmayı tercih etmem sanırım, şeritler ve karanlık olması oldukça korkunç olur. Ama gündüz vakti yaşadığımız o keyif ömrümüze bedeldi. Kesinlikle tavsiye ederim.


                Savrula savrula, ağaçlardan meyve kopara kopara normal düz yola yaklaşık 2 saatte ulaştık. Sonraki istikamet Yürüyen köşk oldu. Zaten hemen Yalova girişinde kalıyor. Girişi 2 TL. Aracı bıraktıktan sonra bahçesinde biraz yürüyüp de köşke ulaştığınızda küçük ve samimi bir evin yanında devasa, 390 yaşında bir çınar sizi selamlıyor. Rehber eşliğinde her 20 dakikada bir köşke girip içinde dolaşılıyor. Atatürk’ün misafirlerini ağırladığı yerler, misafir terlikleri, kahve içtiği fincan (en sevdiği fincanmış ve Prag’dan gelmiş. Sadece Atatürk için özel yapılmış), oturduğu masa, yattığı yatak, yıkandığı yerler.. Büyülenmek için her şey mevcut. Hemen hemen olduğu gibi korumuşlar yapıyı. Odalardaki perdeler orjinalken, tüller yenilenmiş, merdivenler, tırabzanlar Atatürk’ün elinin değdiği şekliyle bırakılmış. Rehberin anlattığına göre Atatürk evde yemek kokusundan hiç hoşlanmazmış bu yüzden mutfak bulunmazmış. Girişte küçük bir servis odası vardı. Yemekler yan tarafta yapılıp, bu odadan servis edilirmiş. Üst kata çıktığımızda Atatürk’ün kişisel banyosunu gördük ve bir odada bize gülümseyen heykelini.. Bire bir ölçülerinde yapılmış takım elbiseli bir yakışıklı öylece oturmuş misafirlerini karşılıyor. Gerçekten tüyler ürpertici bir şey. Bir dolap göze ilişiyor. İçinde yemek takımları ve yorganlar var. Sarı bir yorganı anlatıyor rehberimiz annesi kendi işlemiş elleriyle.. Fotoğraf çekmek yasak olduğu için elimden geldiğince anlatmaya çalıştım ama görmek gerçekten harikaydı.

 

                Atatürk’le vedalaşıp bir sonraki durağımıza Yalova Kent ormanına geçiyoruz. Çınarcık’a ulaşıp Teşvikiye köyü tabelalarını takip ediyoruz. Dümdüz gidiyoruz ve açlığımızı nerede bastırabiliriz diye etrafı süzüyoruz. Yeşillikli ve tenha bir yol olduğu için tabelaların yönlendirmesini takip ediyoruz. İnternetin de yardımıyla Zindan Cafe diye harika bir yere oturuyoruz. Etraf yeşillik kocaman, masalar da var armutlar da. Güveçte köfte ve ayran istiyoruz. Yemek öncesi tereyağı, kaşar ve sıcacık pide geliyor. Gömüyoruz hiç düşünmeden. Köftelerimizi anlatmaya kelime yetmez. Bir güveçte kocaman köfteler üzeri kaşar dolu, enfesto! Sipariş vermememize rağmen bir de yeşil salata geliyor masamıza. Toplamda 45 TL ödeyip ayrılıyoruz oradan. Kesinlikle tavsiye edilir.
                Göbeklerimizi elimize alarak yola devam ediyoruz. Çifte şelaleler az ilerde bizi bekliyor. Biraz ilerleyip giriş kapısına geliyoruz. Tatlı bir amca selamlıyor bizi, kamp soldan, şelaleler sağdan diyor ve 5 TL rica ediyor. Arabamızı bırakıp Erikli Şelalesi’ne doğru yürümeye başlıyoruz. Öyle yürümek değil, 2 3 adım bir şey. Bir asma köprü çıkıyor karşımıza azıcık sallanıp fotoğraf çekilip devam ediyoruz. Patika yollardan, yeşillerin arasından 1. Şelaleye sonra da 2. Şelaleye ulaşıyoruz. Nasıl da saklı, nasıl da kaybolası bir yer.. Suya giren çılgınlar da var, aman ıslanmak bana göre değil ben buradan bakarım diyen de.. Biz ortada kalıp, ıslanıp suya girmeyenlerdendik. Birkaç fotoğraf çekilip, huzurla suyun sesini dinledikten sonra yola çıktık. Dipsiz göl dedikleri 2 ayrı göl de varmış, hızlıca arabamıza atlayıp görelim dedik. Çok incelemedik sanırım, öyle ilgimizi çeken bir şey göremedik ama internette yazılanlara göre zengin hayvan ve bitki çeşitliliğiyle doğacıların uğrak yeriymiş.          


                Havanın muhteşemliğine kanıp arabamıza atlayıp kendimizi serin sulara bırakacağımız bir yer aramak için şehre doğru inmeye başladık. Çınarcık tarafına çektik arabayı ve bir evin bahçesinden geçip hoppa cuppa denize. Akşam 6 gibiydi, hava bulutluydu ama üşütmüyordu. Yaşasın denize atlamak.. Muhteşem bir deniz değildi ama yine de bizi sevindirme yetti.
                Yaz akşamlarında ne yapılır? Denizden sonra tabi ki dondurma yenir. Bizde öyle yaptık ve Özkaymak dondurmacısından kaptık 2’şer top dondurma. Bal badem ve İtalyan karameli (nam-ı diğer Şirinler) tercih ettim. Topu 2,5 TL. Güzel mi derseniz, çok bayılmadım ama yedim.
Dondurmamızı yerken bir sonraki rotayı düşünmeye başladık. Bursa’ya geçelim Tirilye, Cumalıkızık, Bursa merkez, Mudanya yapalım dedik sonra durduk. Aklımıza gelen yerleri daha önce gezdiğimiz için ayrıca yarın da babamızın doğum günü olduğu için haydi dedik doğru eve!
Böylece günübirlik Yalova gezimizi tamamlamış olduk. Feribotta çekildiğimiz fotoğraflara bakarken eve varacak olmamızın huzuru içindeydik. Defolup gitmeyi çok seviyoruz ama eve de bayılıyoruz.


You May Also Like

0 yorum